18 Nisan 2014 Cuma



1. OYUN


PATTATES DARBESİ


Kişiler:
Başkan,
Yazman,
1.Üye,
2.Üye,
Savcı,
Sanık
                                                        

(Az ışıkta sahne/dekor düzenlemesi. Sahnede “PATTATES DARBESİ” ve 77. Oturum yazıları. Mahkeme salonu. Kürsü, yazman masası, sandalyeler. Kürsüde ve yazman masasında iki bilgisayar ekranı. Sanık/sanıklar bölmesi. Kürsünün arkasında, duvarda “BAŞKAN TE’NİN 146. ÖZEL MAHKEMESİ” ve “DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK” yazıları. Dekor son derece sade ve yalın. Sanıklar, avukatlar, izleyiciler fotoğraf/slaytla gösterilebilir. Oyun açılışında bir süre masasında put gibi hareketsiz oturmakta olan yazmanı izleriz. Sonra mahkeme başkanı, iki yargıç üye ve savcı kendi aralarında gülerek, birbirleriyle şakalaşarak salona girerler. Yazman ayağa kalkar; yargıçlar ve savcı yerlerini alınca yazman da oturur.)

 

BAŞKAN - (Sağına, soluna dönerek) Bugünkü dava ne davasıydı?..

1. ÜYE     - Darbe davası.

BAŞKAN - Darbe davası da, hangi darbenin hangi davası?

2. ÜYE     - Patates Darbesi.

SAVCI     - Pattates Darbesi.

BAŞKAN - Patates Darbesi, Pattates Darbesi diye iki ayrı dava mı var? İki dava varsa bu hangisi?..

1. ÜYE    -   Yok Başkanım, tek dava. Tek dava da kimileri Patates Darbesi, diyor; kimileri de Pattates Darbesi… Yani ideolojik ve örgütsel bakış açısına göre değişiyor.

BAŞKAN  - Aman her neyse, bu darbe davaları bitmez zaten. Başkan Te’den sinyal var mı?

SAVCI      - Var da, tam anlayamadık; arkadaşlarımız çözmeye çalışıyorlar.

BAŞKAN  - Aman bir yanlışlık yapmasınlar. Olmazsa ilgili yerlere sorup öğrensinler.

SAVCI     - Soracaklar Başkanım, merak etmeyiniz.

BAŞKAN - İyi, iyi… Sıra kimdeyse huzura alınsın da sorguya başlayalım. Ben de oturumu açayım: Başkan Te’nin 146. Özel Mahkemesinin  77. oturumunu açıyorum.                     

2. ÜYE     - (Önündeki dosyayı karıştırarak) Sıra 283. sanıkta Başkanım. Çiftçi Titiru.

          (Çiftçi Titiru sanıklar arasından kalkıp gelerek Heyet’in karşısında yerini alır. Sanığın sorgusunu Başkan yapar. Ancak sorgu sırasında başkan, üyeler ve savcı sürekli birbirlerine danışırlar, bakışırlar, fısıltıyla konuşurlar.)     

BAŞKAN - (Yazmana) Sanığın kimliğini al kızım…

          (Yazman sanığa sorarak kimliğini tutanağa geçirir. Kimlik alınması ve yazdırılması sırasında yazmanla sanığın konuşmaları duyulmaz.)

BAŞKAN - (Sanığa) Sen suçunun ne olduğunu biliyor musun?..

SANIK     - Biliyorum komutanım.

BAŞKAN - Komutanım değil, Başkanım!

SANIK     - Biliyorum Başkanım.

BAŞKAN - Aferin, söyle bakalım neymiş?..

SANIK     - Pattates Darbesi Başkanım.

BAŞKAN - (Savcıya ve yargıç üyelere bakıp anlamlı anlamlı başını sallayarak)  Şimdi, sokak sokak, çarşı pazar dolaşıp "Pattates” diye bağırdın mı, bağırmadın mı?..

SANIK   -  Bağırdım…

BAŞKAN - Yani suçunu kabul ediyorsun!

SANIK      - Suç olduğunu bilmiyordum.

BAŞKAN - Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. O zaman her suç işleyen, "Ben  bunun suç olduğunu bilmiyordum deyip cezadan kurtulur. Kanunu bileceksin. Sokak sokak “Pattates! Pattates!..” diye niye bağırdın?

SANIK     - Patates satıyordum.

BAŞKAN - Hem de yalnız olarak değil… Başkalarıyla birlikte, örgüt olarak toplanıp, anlaşıp hep birden bağırdığınız iddia olunuyor. Savcılığın iddianamesinde böyle yazıyor.

SANIK     - Ben tek başıma, yalnız olarak, ayaklı sergi tablamla sokaklarda patates diye bağırarak  satış yapıyordum. Sokakları, çarşı pazarı dolaşırken benim  gibi bağırarak satış yapan birkaç patates satıcısıyla karşılaştım. Ama bu tamamen bir rastlantıdır. Ben de bağırdım, onlar da bağırdı. Sonra ayrı ayrı yerlere gidip bağırarak satışa devam ettik.

BAŞKAN  -  İspat edebilir misin?

SANIK      - Neyi?

BAŞKAN - Pattates Darbesi Örgütü üyesi olmadığını ve diğer patatesçiler ile örgütsel olarak anlaşıp bağırmadığınızı…    

SANIK    -  Başkanım, ben böyle bir örgütün olup olmadığını bile bilmiyorum ki üyesi olayım. Ben tek başıma patates satıyordum.

BAŞKAN - Ne diye ve nasıl bağırıyordun?

SANIK     - “Patates! Patates!..” diyerek yüksek sesle bağırıyordum ki herkes duysun.

BAŞKAN -  Yalan söyleme  Öyle bağırmıyordun. “Pat-ta-tes! Pat-ta tes!.. Pat-ta-tes diyerek   
bağırıyordun. Tamam mı?..
 
SANIK     -  Doğru. Öyle bağırıyordum.

BAŞKAN -  Öyle bağırıyordun da, şimdi bunu bizden neden sakladın?

SANIK    - Saklamadım. Ancak konuşurken “Patates” deniyor da, tezgâhın  başında “Pattates!” diye bağırılıyor. Sonra, ikisi arasında bir fark görmedim.

BAŞKAN -  Sen görmedin ama iddianame öyle demiyor.

SANIK     - ?..

BAŞKAN - “Pattates!” ne demek? “PAT!-TA!-TES!” Öyle bağırıyorsun değil mi?

SANIK     - (Şaşkın) Evet!..

BAŞKAN - Yani suçunu kabul ediyorsun?

SANIK     -  ?..

BAŞKAN - “Pat” ne demek? Silah demek. Çek silahı, “Pat!” patlat. Yani silahlı  eylem. “Ta” Yüce Başkanımız. “Tes” ne? Teslim. Çek silahı Başkanı teslim al… Yani darbe yap, hükümeti düşür…

SANIK     -  Başkanın adı “Te” değil mi?

BAŞKAN -  Ha “Te”, ha “Ta”. Yani “Teta”, “Tate”. “Tetate” ; “Tateta”. Yüce Başkanımız… Hem ne malum, “Pat-ta-tes” diye değil de “Pat-te-tes” diye bağırmadığınız!

SANIK     - !?..

BAŞKAN - (Dosyayı karıştırarak) Bak iddianamede bir de ne yazıyor. Bir patates mitingi olmuş, o mitinge de katılmışsın…

SANIK   - Yani o şöyle oldu. Benim mitingden haberim yoktu. Meydandaki patates tüccarlarından  patates almaya gitmiştim. Meydanda bir kalabalık vardı. Ben de uzaktan konuşmaları dinledim.

BAŞKAN  - Anlaşıldı. Öyle ya da böyle her olayın içinde varsın. Şimdi geçelim bir başka hususa. Kim öğretti size böyle Pat-ta-tes diye bağırmayı?,,

SANIK    - !..

BAŞKAN -  (Bağırır) Kimden öğrendin böyle bağırmayı?

SANIK     - Ustamdan.

BAŞKAN -  Ustan kim?

SANIK     - Ustam Vahhap Paşa…

BAŞKAN  - Vahhap Paşa ne paşası? Kara, hava, deniz?..

SANIK     - O paşa değil… Benim ustam…

BAŞKAN - Ustan. Onu anladık da, paşalığı nerden geliyor? Yani karacı mı, havacı mı, denizci mi?

SANIK     - Yok, öyle değil. Onun…

BAŞKAN - Öyle değil de ne? Albay mı, binbaşı mı?.. Rütbesi ne? Yani sizleri kim örgütledi, onu öğrenmek istiyorum.

SANIK     - Yani o asker değil demek istiyorum.

BAŞKAN -  Onun “Paşa” olduğunu söyledin ya…

SANIK     - Paşa, onun soyadı… Adı Vahhap, soyadı Paşa… O da benim gibi seyyar Pat-ta-tes satıcısı…
                                                            (Sahne kararır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder